27 Aralık 2012 Perşembe
Beynin fonksiyonları ve pozitif düşünce...
Pozitif kelimelerin, pozitif düşüncenin önemini vurgulamak adına beynin genel olarak nasıl çalıştığını paylaşmak istedim...Koçluk yapanlar bunun önemini bildiği için pozitif ifadeyi öne çıkarırlar... Beyin en altta, omurganın üst tarafında beyin sapı dediğimiz yerdeki küçük genişlik "sürüngen beyin"dir.100 mio yıldır, dinazorlar döneminden beri vardır ve "dövüş ya da kaç" mantığı ile hareket eder - bu beynin kararları basit ve harekete bağlıdır.Yaşamda kalma, temel güdüler (acıkmak, susamak, üremek) için vardır.İkinci olarak sürüngen beyni kapsayan biraz daha geniş bir alanı oluşturan "duygusal beyin" vardır.İşitsel, sese duyarlı ve duygusal tepkiler vermek içindir.50 mio yıldır var olan duygusal beyin aktif hafıza ve şimdiki zaman farkındalığı sağlar.Yardımlaşma takım olma, aile olma...bu beynin fonksiyonudur. Hayvanlarda bu beyin mevcuttur.Bir olaya duygu ile tepki verirken bu beyin devrededir.Türk insanı duygusal beyni çok kullanır.Sürüngen beyinle 50 mio yıldır beraber çalışır...En dışta ise diğer iki beyni kapsayan, beyin boşluğundaki en geniş alanı oluşturan "görsel beyin" vardır. Görsel beynin bir düşünceyi görsel olarak yapılandırma becerisi vardır ve bunun sayesinde duygusal beyinden bin kat daha esnektir.2.5 mio yıldır var olan bu beyin seenekleri çoğaltmamızı sağlar, görsel mantığıa yönlendirir.16 trilyon nöron bağlantısı ile görüntüleri oluşturmayı sağlar.İmgeleme, hayal kurma, gözünde canlandırma bu beyin sayesindedir.Geleceğe ilişkin planlar yapar.Beynin ön lobları geleceği hayal etme kapasitesine sahiptir.Görsel beyin sisteminde gelişme, bütünlük bilinciyle gerçekleşir. Bu mekanizmanın en önemli özelliği ise herşeyi olduğu gibi algılaması, almasıdır.Örneğin deneyelim: kendinizi yerde yatarken yukardan kendinize baktığınızı hayal edin...Denizi düşünün ne renk? Odanın ortasında önünüzden geçmekte olan bir dizi çıplak insan görün.....Peki herşeyi olduğu gibi görüntülemeye de örnek verirsek...önünüzden bir siyah kedinin koşarak geçtiğini düşünmeyin! Yanınızda kırmızı bir topun zıpladığını sakın hayal etmeyin! Gördüğünüz gibi etmemek mümkün değil..."Kadına şiddete hayır!" sloganı binlerce insanın görsel beyninde şiddeti canlandırıyor ve agresifleşiyor...onun yerine "kadının güvende olması için evet" ya da "kadın güvenliğine destek" gibi ifadeler pozitif bir kitle oluşturur..
26 Aralık 2012 Çarşamba
Vahdet-i Vücut
Vahdet-i Vücut ile ilgili bir yazı okurken çağrışım yaptı...bütün, herşey TEK! Ayrı, kötü farklı gibi görünen herşey bütünün hayrı için çalışıyor....Örneğin insan vücudu, pek çok organdan oluşuyor...organların bazıları pislik üretiyor...ter bezleri, burun, kulak, anüs, üreme organları... Biz onları olduğu gibi kabul ediyoruz, bedenimizin bir parçası, bütünün bir parçası...ve görevleri önemli, tüm diğer organlar gibi yaptıkları işle dengeyi sağlıyorlar, sistem işliyor ve insan günlük hayatını sürdürüyor...Hiç birini çıkarıp atamazsın! Etrafınızdaki kötü, pis, negatif görünen herşeyin bir görevi var...Bize bir şey öğretmek için...Nedensiz hiç bir şey yok...Başınıza gelen kötü olayın da!Karşıt fikirler olmazsa olmaz!
"Zerre külün aynasıdır" evet küçüğünden büyüğüne herşey bütünün çalışmasını anlatıyor...İyi veya kötü diye birşey yok...Sistem var, denge var, OLAN VAR!
"Zerre külün aynasıdır" evet küçüğünden büyüğüne herşey bütünün çalışmasını anlatıyor...İyi veya kötü diye birşey yok...Sistem var, denge var, OLAN VAR!
24 Aralık 2012 Pazartesi
Zaman
Zaman aynı mutluluk gibi göreceli bir kavram...Enteresan olan şu ki dünya kendi etrafında ve güneşin etrafında dönerken bir tarafı karanlık sonra aydınlık olduğunda saymaya başlamışız...evet 24 saat demişiz...sonra bunu aylara ve yıla uyarlamışız...kendimizce bir zaman hesaplamasıyla bir kavram oluşturmuşuz....nasıl yani? güneş göründü aydınlık, güneşe arkamızı döndük karanlık, geçti biiiir güünnn... Güneş de galaksi etrafındaki turunu 225 milyon yılda (bizim hesapladığımızdünya yılı) yapıyor..Ölçümleme insan beyni için önemlidir...Kavram karmaşası yaşamamak için, hedefine ne kadar uzaklıkta olduğunu idrak edebilmek için hep ölçümleme yapar...Oysa zaman izafidir...referans noktasına göre değişir...Biran dünyanın aydınlıkta ve karanlıkta olmasını saymadığınızı düşünün, yaşamınızda pek çok şeye bakışınız değişecekti...... Bu sabah bir arkadaşım yazmış:
"Virginia Üniversitesi'nde bir güneş saati varmış ve üzerinde de şöyle yazılıymış:
"Zaman,bekleyenler için çok yavaş,korkanlar için çok hızlı,yas tutanlar için çok uzun,sevinenler için çok kısadır.Ama sevenler için sonsuzluktur.Saatler uçar,çiçekler solar,yeni günler,yeni yollar geçer gider,aşk kalır."
"Virginia Üniversitesi'nde bir güneş saati varmış ve üzerinde de şöyle yazılıymış:
"Zaman,bekleyenler için çok yavaş,korkanlar için çok hızlı,yas tutanlar için çok uzun,sevinenler için çok kısadır.Ama sevenler için sonsuzluktur.Saatler uçar,çiçekler solar,yeni günler,yeni yollar geçer gider,aşk kalır."
23 Aralık 2012 Pazar
Özgür olmak için hayatınızdan "-meli/-malı" yı çıkarın...
ŞARTLANMALAR! Hayatımızı oluşturan durumlar....Büyürken öğrendiklerimiz, gelenekler, adetler, kurallar...Şartlanma ilk bebek elini sıcak bir şeye dokundurduğunda "cıs" diyerek sıcak olduğu beyine kodlandırılıyor, soğuk da öyle...sonra şartlanmış beyin sayesinde soğukta üşüyorsun ve "kalın giymelisin!" deniyorBu şöyle yapılmalı, diğeri böyle yapılmalı...olmazsa olmaz! Veee beyin şartlanıyor, ardından değer yargıları oluşuyor ve ardından duygular...bunlarla çerçevelenmiş bir hayat! Kendi hapihanenizi kendiniz ve çevrenizle oluşturuyorsunuz...3-4 yaşından itibaren başlar...önce kreşe gidilmeli, sonra okula...üniversiteye..sonra iş sahibi olunmalı, evlenilmeli...Şunlar yenmeli, bunlar içilmemeli, üç öğün yenmeli...şu ritüeller yapılmalı, erkek tarafı, kız tarafı şunları yapmalı...bu ortamda şöyle giyinilmeli, şu ortamda şöyle davranılmalı...adettendir yapılmalı, geleneklerimiz böyle...yapılmalı!Çalışmalıyım, para kazanmalıyım...vee daha büyük alanlarda şartlanmalar devam eder... Günlük yaşamınızda da -malı/-meli olduğunuz durumlar var...Bir gün yapmazsanız eksiklik/tuhaflık hissedersiniz ilk etapta...daha sonra ise her yapmadığınız "-malı" ile farkındalığınız artmaya başlar...herşey küçük küçük büyür...damlaya damlaya göl olur...
21 Aralık 2012 Cuma
Siz hangi rolleri oynuyorsunuz?!
Hepimiz büyüdüğümüz çevre, okul, meslek, aile, siyasi parti, futbol takımı...vs aracılığı ile pek çok kimlik ediniriz...Bu sahte kimlikler ego tarafından benimsenir ve kişi kendisini bu kimliklerle ifade etmeye başlar... Bir banka müdürü iseniz, "Müdür Bey!"/Müdire Hanım!" diye seslenildiğinde refleks olarak cevap verirsiniz...Bu kimlik size yapışmıştır ve kendinizi ifade etmede farkında olmadan kullandığınız bir yol haline gelmiştir.Ego kendisine hep bir kılıf, çerçeve, kimlik bulur, var olabilmek için...bunlar olmadığında ego var olamaz...Kişi kendisine verilen bu etiketi, bu kimliği benimserse zararlı olmaya başlar...Bir gün bu kimlik elinden gittiğinde acı çeker, bir parçasını kaybetmiş gibi hisseder...Ego acı içinde başka kimlik arayışına girer...Bu sefer de "Mazlum'u" oynamaya başlar...Böyle hayat bulur....İşte hayatta tüm bu kimlikleri bir tarafa koyduğunuzda geriye kalan ne/KİM? Onu farketmeye çalışmalı insan....Bakın aynı anda kaç kimliğiniz var? "Bir anne, bir baba, bir doktor, bir avukat, bir ev hanımı, bir öğretmen...bunların dışında aidiat ihtiyacı ile olanlar...bir tarafar, bir dindar, bir cumhuriyetçi, bir köylü, bir aristokrat...Yaşamdaki rollerinizin farkına varın, rolünüzün içinde kaybolmayın...Burası bir oyun alanı, aynı bir tiyatro oyuncusununki gibi bir rol biter diğeri gelir....
17 Aralık 2012 Pazartesi
İlişki yönetiminde kelimelerin enerjisi...
Herşeyin olduğu gibi sesin, dolayısıyla harflerin, kelimelerin ve cümlelerin de enerjileri var....Örneğin "O" harfi diğer harflerle birlikte açığa iki farklı, negatif veya pozitif enerji ortaya çıkarır... "Zor" negatiftir... "Kolay" ise pozitif...Trafikte giderken önünüze aniden çıkıp yolunuzu ihlal eden birine enerjiniz düşükse sinirlenip "Odun" diye bağırdığınızda size daha sert biçimde küfürle cevap verecek ve negatif enerji iki tarafı da etkisi altına alıp bir girdap gibi çekecektir.. Günlük yaşamımızda diğerleri ile iletişim kurarken kullandığımız kelimeler cümleler çok önemlidir...Eskiler boşuna dememiş "Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır" diye...Üstelik konuşmada ilk giriş cümlesi çok önemlidir..."Harika bir gün değil mi? Siz de çok hoş görünüyorsunuz!" ifadeleri her insanda pozitif etki bırakır ve enerji akışını yukarı doğru çevirir...Kullandığınız kelimelerin, cümlelerin pozitif olmasına imtina edin zira beyin herşeyi olduğu gibi alır...Örneğin "masanın üzerinde bir meyve tabağını düşünmeyin" dediğimde gözünüzün önünde direk canlanır..Rahibe Teresa'ya bir grup sivil savunmacı gitmiş ve "Savaşa Hayır" eylemi yapacaklarını ve desteğini istemişler.Rahibe Teresa ise katılamayacağını, ne zaman "Barışa Evet" eylemi yaptıklarında destek vereceğini söylemiş... Kullandığınız kelimeler iletişiminizde çok biyük rol oynuyor...
12 Aralık 2012 Çarşamba
Yasam-Life-Leben-la vie-vita-vida
Life is splendid.....Life is beautiful.... u see it as u look.... i'll write about it later...
12.12.2012'nin enerjisi...
Bugün 12.12.2012... size 12 rakamının enerjisinden bahsedeceğim...12 rakamı bulunduğumuz dünyada maddiyatı simgeler...zodyakta 12 gezegen vardır, Çin Astrolojisi'nde 12 hayvan vardır....Mitolojide 12 Tanrı vardır...12 hedefi simgeler!İsa'nın 12 havarisi vardı...Bir yıl 12 aya bölünmüştür....vs. Eşzamanlılık, yani anlamlı rastlantılar farkındalığın artması için büyük bir fırsattır.Benzer olayların aynı zamanda olması yani bir arkadaşınızı düşünürsünüz ve kısa bir sürede haber alırsınız veya karşılaşırsınız...Aslında aynı frekansta olduğunuz için onu çekersiniz....Evrende herşey içiçe geçmiş bir durumdadır.Benzetme yapacak olursam,birbirimize görünmeyen kablolarla bağlıyız... son günlerde Eckhart Tolle'u çok okuyorum ve söylediklerini şimdi idrak ediyorum....Herşey sürekli hareket halinde olan enerji alanlarıyla titreşirler..oturduğunuz sandalye ya da masanız son derece katı ve hareketsiz görünebilir, çünkü duyu organlarımız onların titreşimlerini o şekilde algılamak üzere yaratılmıştır.Yani moleküllerin, atomların elektronların...bir araya gelerek ve titreşerek oluşturdukları şeyleri siz sandalye, masa olarak algılarsınız.Yani fiziksel olarak algıladığımız aslında belli bir hızda titreşen enerjidir.Düşünceler ise maddeden daha hızlı titreşen enerjilerdir ve bunun için 5 duyumuzla algılayamayız...Düşüncelerin frekans alanı farklıdır.Bu alanda olumlu düşünceler üst kısımda yer alır ve mutlu bir insanın beden titreşim hızı ile aynıdır...Algımız dışındaki frekans alanında benzer olaylar birbirini çekiyor ve enerji yükseliyor...Böyle ardışık haldeki tarihlerde de enerji yüksek oluyor...Bugün 12:12 de mümkünse bir 5- 10 dakika sessiz kalıp, hedefleriniz hayalleriniz üzerine pozitif olarak odaklanabilirsiniz...Bugün benim 12 inci yazım olması da tesadüf değil! :)
10 Aralık 2012 Pazartesi
Akışta mısınız?
Bir şeyi "zorlamak" ya da bir şeylere "tutunmak" uyumsuzlaştığınıza dair bir işarettir ve bazı önemli bilgileri kaçırdığınızı gösterir...
Bir işe kalkışmak istediğinizde karşınıza engeller çıkıyorsa ve bu her engeli aştıktan sonra yeni bir engel geliyorsa....bırakın...bunda bir mesaj var size... Geçen hafta başka bir şehirde verecğim seminerin ön hazırlığı için oraya gitmeye karar verdim.İlk gün bir türlü bankadan parayı çekemedim...ertesi gün bir arkadaşım o şehre gideceğini istersem beni de götürebileceğini söyledi...Peki dedim...Sabah uyandığımda bir mesaj aldım arkadaşımdan.... dayısı vefat etmiş ve gidemiyormuş, kendim gideyim dedim, araba için kardeşimi beklemem gerekiyordu ve hergün zamanında gelen kardeşimin hastası ağırlaştığı için saatler sonra geldi....kendi kendime "demekki zamanı değil" dedim...Bir şey olmaması gerekiyorsa evren her taraftan size engel çıkarıyor...Eskiden böyle durumlarda huzursuz olurdum...planlarımın aksaması canımı sıkardı...Akışta olmak için bir diğer konu da zihinle ilgili....
Zihinsel alışkanlıklarınıza dikkat edin...Çok mu deklarasyon ve bildiri cümlesi kullanıyorsunuz? İnsanları ilk izlenime göre kategorize mi ediyorsunuz? Deneyimlerinize ve duygularınıza etiket yapıştırıp "Bu böyledir işte" diyerek çok mu çabuk yargılıyorsunuz?Bir şeyi tanımladığınızda yaratıcı bir şekilde evrimleşme şansı azalır....
Duygular, hisler, düşünceler, inançlar ve davranışlarda kendinizi seyredin...bir tepki vermeden önce kendinizin dışına çıkıp dışardan kendinize bakın.... biranda o enerjinin kayboluşunu göreceksiniz...
Bir işe kalkışmak istediğinizde karşınıza engeller çıkıyorsa ve bu her engeli aştıktan sonra yeni bir engel geliyorsa....bırakın...bunda bir mesaj var size... Geçen hafta başka bir şehirde verecğim seminerin ön hazırlığı için oraya gitmeye karar verdim.İlk gün bir türlü bankadan parayı çekemedim...ertesi gün bir arkadaşım o şehre gideceğini istersem beni de götürebileceğini söyledi...Peki dedim...Sabah uyandığımda bir mesaj aldım arkadaşımdan.... dayısı vefat etmiş ve gidemiyormuş, kendim gideyim dedim, araba için kardeşimi beklemem gerekiyordu ve hergün zamanında gelen kardeşimin hastası ağırlaştığı için saatler sonra geldi....kendi kendime "demekki zamanı değil" dedim...Bir şey olmaması gerekiyorsa evren her taraftan size engel çıkarıyor...Eskiden böyle durumlarda huzursuz olurdum...planlarımın aksaması canımı sıkardı...Akışta olmak için bir diğer konu da zihinle ilgili....
Zihinsel alışkanlıklarınıza dikkat edin...Çok mu deklarasyon ve bildiri cümlesi kullanıyorsunuz? İnsanları ilk izlenime göre kategorize mi ediyorsunuz? Deneyimlerinize ve duygularınıza etiket yapıştırıp "Bu böyledir işte" diyerek çok mu çabuk yargılıyorsunuz?Bir şeyi tanımladığınızda yaratıcı bir şekilde evrimleşme şansı azalır....
Duygular, hisler, düşünceler, inançlar ve davranışlarda kendinizi seyredin...bir tepki vermeden önce kendinizin dışına çıkıp dışardan kendinize bakın.... biranda o enerjinin kayboluşunu göreceksiniz...
6 Aralık 2012 Perşembe
Enerji ivme kazanırsa...
Evrende herşey enerjiden oluşuyor. Enerji yukarı ve aşağı hareket eder...Düşüncelerimizle (ki onlar da enerji) hayatımıza şekil veriyoruz...Düşünceler deneyimle inanç haline geldikten sonra davranışı oluşturuyor... davranışlar da hayatımızı... hem günlük, hem bir dönem, hem yıllık, hem de tüm yaşam...Enerji hareket halindedir...kötü bir düşünceyle ya da korkuyla, yani negatif yönde bir işe başladığınızda çekim yasasıyla bir sarmal gibi aşağı doğru çeker sizi..."neden hep benim başıma geliyor? Hepsi üst üste geldi!" demeniz bundandır....Tam aksi de olur..."Şanslı dönemimdeyim! Her şey harika gidiyor!"
İşte bunu farkettiğinizde pozitif düşünceleri, imgelemeleri çoğaltın hayatınızda...ivme kazandıktan sonra son sürat yukarı! :)
İşte bunu farkettiğinizde pozitif düşünceleri, imgelemeleri çoğaltın hayatınızda...ivme kazandıktan sonra son sürat yukarı! :)
4 Aralık 2012 Salı
Dualite...Kutuplaşma...
Dualite, içinde bulunduğumuz maddi dünyanın gerektirdiği bir şeydir...onun için iki gözümüz vardır....güzeli çirkini, iyiyi kötüyü, doğruyu yanlışı, siyahı beyazı...vs ayırdedebilmek için...maya perdesi budur aslında, ikilemin içinde kaybolmak...Kutuplaşma, herşeyi gerçekte oldukları gibi görmemizi engeller, dolayısıyla değiştirmek istediğimiz şeyleri değiştiremeyiz....Kutupluluğa bağımlılığımız var olan en güçlü bağımlılıklardan biridir....Düşündüğümüz, hissetttiğimiz, inandığımız, yargıladığımız, karar verdiğimiz herşey sadece bir bakış açısıdır ve kutuplardan birini temsil eder...Önemli olan bu kutupluluğun varlığını idrak edip ikisini de kabul veya ikisini de reddederek bakmak...nerede olduğunu görmek....Doğru, yanlış, iyi veya kötü, bununla ilgili en iyi, mükemmmel, doğru olan şey ya da en kötü, berbat, acımasız, korkunç olan nedir? Sadece bir algılamadır....
3 Aralık 2012 Pazartesi
Zihin sizi zehirler...
Enerjiyi bir kez tanıdığınızda ve algıladığınızda farkedeceksiniz ki gerçekte sınırlamayı yapan, değiştiren sözcükler değil, ENERJİ'dir.Bunu algılamak ise bilinçaltının devrede olduğu zamanlardır...Zihin etiketleme yapar...
Eğer bir şey zihninize mantıklı gelmezse, minnettar olun! Zihin sınırlı düşünür...kendi sınırlarının dışına çıkmaktan korkar, endişe üretir...sizi ZEHİRLER! Örneğin bir seyahate gitmek istediğinizde, "deli misin, bu ay bir sürü harcaman var nasıl yetiştireceksin? hem şu kişiler de geliyor...amaaann!" zihin çalışır durur sizi ikna etmek için...farkındalığınız düşükse çoğunda da başarılı olur...Zhininiz yalnızca daha önce bildiğiniz şeyi tanımlamak için burada olan bir hesaplama sistemidir.
Zihin tehlikeli bir şeydir, onu kullanmayın....sakinleşip, zihni devre dışı bırakıp, iç sesinize, gelen işaretlere bakın!
Eğer bir şey zihninize mantıklı gelmezse, minnettar olun! Zihin sınırlı düşünür...kendi sınırlarının dışına çıkmaktan korkar, endişe üretir...sizi ZEHİRLER! Örneğin bir seyahate gitmek istediğinizde, "deli misin, bu ay bir sürü harcaman var nasıl yetiştireceksin? hem şu kişiler de geliyor...amaaann!" zihin çalışır durur sizi ikna etmek için...farkındalığınız düşükse çoğunda da başarılı olur...Zhininiz yalnızca daha önce bildiğiniz şeyi tanımlamak için burada olan bir hesaplama sistemidir.
Zihin tehlikeli bir şeydir, onu kullanmayın....sakinleşip, zihni devre dışı bırakıp, iç sesinize, gelen işaretlere bakın!
Kaydol:
Yorumlar (Atom)