27 Şubat 2013 Çarşamba

Eylem içinde, ilişkilerde evrimleşme sürüyor...

Zihninizin sizi ne kadar yönettiğini anlamanın en iyi yolu eylemlerdeki davranışlarınıza ve  ilişkilerinize şöyle bir göz atmanız...İnsan sürekli rol yapar, ikili ilişkilerde, toplum içinde, arkadaş arasında, aile içinde...neden peki? Neden rol yapıyoruz? Sorun bilinç ve bilinç-dışı zihnimizden kaynaklanıyor....Egodan kaynaklanıyor ve de korkularımızdan...en büyük neden doğduğumuz andan itibaren aile, çevre, okul, toplum aracılılğı ile yapılmış olan kayıtları ve dolayısıyla bu çerçevedeki egonun oyunları.... Kaybetme korkusu, belirsizlik korkusu, başarısızlık korkusu, değersizlik korkusu....Ego sürekli plan yapar, hedef koyar, çerçeveyi hep belirlemek ister... Bir ilüzyonda yaşıyoruz ve hala bu maddi dünyada 3 boyutu algılıyoruz ve bilinçdışı zihnimizdeki kodlarla yaşıyoruz... Hal böyleyken, yaşadığımız çağ, geçtiğimiz dönem nedeniyle, eylemlerle evrimleşmeye devam ediyoruz...Bu evrimleşmenin ulaşacağı nokta ise mutlu bir şekilde yapılan gündelik işin, ilişkilerin bir ibadete dönüşmesidir. Dünya her anlamda kendisini yeniliyor, bu da  bağlantılı olarak üzerinde var olan her şeye yansıyor...Yenileniyoruz...Artık çabuk farkediyoruz...Eskiden bizi günlerce, aylarca etkisi altına alan egomuzun bize neler yaptığını ve yaptırdığını göreceli olarak, o anda, 1 saat sonra, 3 gün sonra veya bir süre sonra farkına varıyoruz...İlişkilerde affetmeyi öğreniyoruz...Affetmenin gerçek anlamının karşıdakinin hatasını kabul değil, aslında kendi içimizde yaşadığımız negatif yükü attığımızın bilincine varmaya başladık...bazılarımız anladı ki bu negatif yük kendisine hastalık olarak dönüyor...ağrılar, kanser...vs
Günlük yaşantınızda eylemlerde, ilişkilerinizde farkındalığınızı arttırmak için kendinize şu basit soruları sorun... "Ne istiyorum? Neden istiyorum? Bu benim için neden önemli?" Her küçük farkındalık yeni bir eylemde daha çabuk farkında olmanızı sağlayacaktır....Şunu da bilmeliyiz ki bazan egonun etkisi ile bize felaket gibi görünen bir şey, bir çok kişi veya başka şeyler için tamamlayıcı olmasıdır...

16 Şubat 2013 Cumartesi

Pozitif düşüncenin gerçek anlamı nedir?

Pozitif düşünce deyince ilk etapta algılanan iki kutbun birisi, negatifin 180 derece zıttı. Toplumda adeta domino etkisiyle son yıllarda yaşanan bir durum, yeni çağın da etkisiyle "pozitif ol, pozitif davran, düşün!" herkesin dilinde... Bu harika bir şey olurdu...herkes beyaz dese, herkes iyilik meleği olsa... Bir terazi düşünseniz, olumlu taraf dolup taşsa...ancak "denge" yaşamımız için en önemli şey... Bu kadar çok pozitife yönelmenin sebebi- öyle çok negatiflik var ki- tartının dengeye gelebilmesi için...Orta nokta-merkezde olmak!Önemli olan asıl mesele bu...
Bir de işin diğer yüzü var. Aslında pozitif düşünce "başına geleni olduğu gibi kabul etmektir" Yaşadığımız maddi dünyada kutuplaşmalar var, iyi veya kötü, güzel veya çirkin, doğru ya da yanlış....vs Peki bir "doğru" dünyanın heryerinde doğru mudur? Tabiiki değil...illaki bir referans noktasına ihtiyacımız var...Beyin ölçümleme yapmaya kurgulanmıştır...Bunun için de bulunduğunuz toplumun, çevrenizin, ailenizin doğruları sizin doğrularınız olur...ve o referans noktasından hareketle yanlışı tanımlarsınız, çirkini algılarsınız...Japonya'ya gittiğinizde, bir bakarsınız ki sizin "çirkin" dediğiniz şey oranın "güzel"i...Benim doğrum, senin yanlışın..Neden bunlardan bahsediyorum...kutuplaşmayı yaratan biziz.. Aslında gördüklerinizi olduğu gibi kabul etmelisiniz...Çiçek, çiçektir, kaya, kayadır..."Başıma gelen bu kötü olayla...." diye anlatırken, kime göre kötü? Yaşadığınız toplumda ve sizin de dolayısıyla benimsediğiniz değere göre... Pozitif düşüncenin gerçek anlamı "başına ne gelirse gelsin, olduğu gibi kabul et! Farket! Hatta bir an durup önce sende yarattığı negatif düşünceyi sonuna kadar, derinine hissedip, negatifi deneyimle!" Öfkeliysen bütün zehri dışarı akıt! sinirliysen keza... Geçen gün kardeşim, inanılmaz sinirliydi, sabah yataktan öyle kalkmış, negatifin etkisiyle önüne gelene çatıyor, kırıyor...vs Böyle durumları hiç kaçırmam.Trafikte "bence şu motorluya da kızmalısın! O nasıl hareket öyle? Allah Allah! Hıh şu otobüsün yaptığına bak...bence ona da sinirlen! " Dediğimde birden bana garip garip baktı.."eveeet bugünün nöbetçi sinirlisi sensin! Lütfen bir tane bile kaçırma, herkese sinirlenmelisin!" bir anda yaşanan farkındalık... olayı, tepkileri olduğu gibi değiştirdi...Hepsine biz anlam ve duygu yüklüyoruz... Sadece seyredin kendinizi,farkedin doğrularınızı, yanlışlarınızı,öfkenizi, mutluluğunuzu... gelene hoşgeldin, gidene güle güle! Herşey olduğu gibi-POZİTİF düşünün!

11 Şubat 2013 Pazartesi

PARA sadece dolaşımda olan bir enerji...

PARA! ne çok insan enerjisi altında eziliyor...bu enerjinin, gücünü ve nasıl kullanacağını bilenler, farkında olanlar var, çocukluktan itibaren bolluk bereket bilinci ile yetişenler.... Para sadece bir değiş tokuş aracıdır...Lidyalılardan önce takas sistemi vardı ve insanlar sadece varlığa odaklı yaşarlardı...Sonra para bulundu ve üzerine herkesin enerjisi yüklendi...Ancak bazıları vardı ki enerjisini varlığa yüklemeye devam etti... Büyük bir evde yaşamak, büyük tarlalarda üretim yapmak...vs.Varlığın enerjisi de parayı çekti...böylece zenginler, orta halliler ve fakirler...kısaca sınıflar ortaya çıktı...Tümü insanların odak noktası yüzünden...Eğer "param yok, iki yakamı biraraya getiremiyorum...valla ay sonu zor geliyor...çocukların okul masrafı..falan ancak yetişiyorum!" dediğiniz sürece...bilinçdışı zihninizdeki inancı kodlamayı güçlendirdikçe hayatınızı böyle yaşamaya mahkumsunuz! Beyin ölçüm yapmayı sever, yerini belirlemek için...Ancak dikkatinizi paradan ziyade varlığa odaklamalısınız...Ne istiyorsunuz?Müstakil ev, araba, yazlık, seyahat... Nasıl yaşamak istiyorsunuz? Biz maddi, 3 boyutlu bir dünyada yaşıyoruz... Ölçümleme yapıyoruz belli bir referans noktasına göre, geçmiş, şimdi, gelecek diye ayırıyoruz...Oysaki bilinç dışı zihin herşeyi genel algılar...hep vardır, her zaman! "Ben bolluk bereket içindeyim, varlıklıyım, benim severek yaptığım, bol bol para kazandığım bir işim var, ben zenginim" dediğinizde bilinçdışı zihinde yaptığınız  bu kodlama hayatınızı bu yönde oluşturur...Kendi cümlelerinizi kendiniz bulun...gün içinde kendinizi seyredin, kurduğunuz cümlelere bakın...Negatif cümlelerinizi yakalyın ve bunun 180 derece zıddı ne olabilir onu bulun....
Bu kodların oluşması için yine beyin alfa modundayken sabah ve akşam en az 10-20 kere tekrarlayın..ve gün içinde aklınıza geldikçe günlük konuşmalarınızın arasına yerleştirin...Hatta hipnozla telkin de alabilirsiniz...Zamanla (aslında buradaki zaman, nöronların arasındaki yolların sağlamlaşması, genelde 21 gündür öğrenme süreci... şimdiki hızlanmış rezonansla bu süre daha da kısalıyor..) bakış açınız da değişmeye başlar ve istediğiniz tarz hayatı yaşarsınız...

5 Şubat 2013 Salı

Bilinçdışı zihnin kalkanı: Kilo!

Kilo almak bir düşüncedir... Doğduğumuzdan andan itibaren çevremizi oluşturan koşullar, kişiler bizim çeşitli düşünceleri edinmemimizi, aynı şeyleri deneyimleyince de bunları inanç ve kalıplara çevirmeye dolayısıyla da hayatımızı oluşturmaya devam ederler.... Bilinçdışı zihin yaşanılan deneyimlerle kendisini güvende hissetmediği için yağlarla kendine bir kalkan yapar...tek amaç "güvende olmak, güvende hissetmek" tir...Yaptığı kalkanla da artık güvendedir... Ancak herkeste kodlama farklı olabilir...bazan sadece " ben güvendeyim" olumlaması ve telkini işe yaramayabilir...Çünkü bu güvensizlik durumu nasıl herkesin farklı hayatları, deneyimleri varsa, ona göre farklı hatalı kodlamaları vardır! İdeal kiloya ulaşmayı kişi ister, ancak temelindeki kodu değiştirmek gereklidir... Burada yeni düşünceler, şartlanmalar üretmiştir..."Ne yesem yarıyor!, Su içsem yarıyor!, benim için 85  direnç, orayı bir türlü kıramıyorum!, kilo veriyorum, fakat kısa sürede fazlasıyla geri alıyorum....ah şu boğaz durmuyor ki!" tüm bu cümleler yeni kodlamalar yaratıyor... hepsi için farklı pozitif bir ifade yaratmak ve telkin vermek gerekiyor ki o kalkanı kaldırabilsin....Dietle, sporla ideal kiloya ulaşabilirsiniz, ancak yine bilinçdışı zihninizdeki kodlama günü geldiğinde yaşadıklarınızla beraber adeta hortlar, zihin oyun oynamaya başlar,"amaaan boşver gitme bugün spora, bir günden bir şey olmaz! Ne zamandır bunları yemiyorum yarın aynı sistem tekrar başlarım!" ve kısa sürede verdiklerinizin hepsini geri alırsınız....Temeldeki inancınızı bulmaya  çalışmak en güzeli...tabii bu arada "Ben güvendeyim!, Ben sağlıklıyım, hep formdayım" cümlelerini günlük hayatınıza yerleştirmeniz, aşama kaydetmenizi sağlayabilir...

4 Şubat 2013 Pazartesi

Ormana yukarıdan bakabiliyor musunuz?

Son zamanlarda herkesin konuştuğu moda olan bir kelime "farkındalık".... Gerçekten bunun anlamını nasıl idrak edebilir insan? Tabiiki başına gelen olaylardaki tepkileri ile... Geçen gün bir sorunla karşılaştım...önce sorunun içinde kaybolarak, yani aslında yaprakların arasında kaybolarak, her bir yaprağa  çözüm yoluymuş gibi sarılıp bırakıp, sarılıp bırakıp...bitap düştüm...aklım karıştı...gittikçe yolumu kaybettim...frekansım düştü, ümitsiz bir haldeydim....sonra "bir dur!" dedim kendime...bunca şey öğrendin uygula!...ve olayın dışına çık, ormana bir yukardan bak! İşte o an aslında farkındalık olarak görülebilir...hemen bildiğim bazı yöntemleri uygulamaya başladım..veee mucize gerçekleşti... Zihin öyle güzel oynuyor ki bizimle...sınırlı, negatif enerji üreterek ormanın içinde kaybolmanıza neden oluyor...Oysa yapılabilecek tek şey o anda sadece durmak! Zihnin ürettiği çözümleri bir tarafa bırakıp, sakinleşip, hatta o anda yapabiliyorsanız beyni alfa moduna getirip, sorunuzu sormak..." Bu konuda ne yapabilirim?"Engin bilinçdışının zenginliklerinden faydalanmaya başlıyorsunuz... otomatik olarak resme yukardan bakmaya başlıyorsunuz vee mucize dediğimiz sonuçları, çözümleri görebiliyorsunuz... İşte o anda gerçekten "farkındalık" yaşıyorsunuz!