26 Mart 2013 Salı

Su akar yolunu bulur...

Çok zorlayıcı dönemlerden geçiyoruz...Güneşteki patlamalar zirvede, yıldızların konumu yaptığı açılar... hepsi sanki bize kendimizi buldurmak, ifade etmek, gerçekten ne istediğimizi bulabilmek için... Bu dönemde kendinizi seyretmelisiniz, dışardan kendinize bakın, nasıl görünüyorsunuz...Değişimi farkedeceksiniz! Verdiğiniz tepkiler bazen çok hırçınca olabilir,karanlığı taa derinlerinizde hissedebilirsiniz, bazen de anlayış sınırınız hat safhada olabilir, insanlara derin bir sevgi hissedebilirsiniz...Korkular, endişeler, gelecek korkusu, ardından büyük bir huzur, güven, farkındalık....Terazide bir dolunay yaşayacağız...denge için...Bu gelgitlerin hepsinin bir sebebi var...Ay nasıl gelgitle koskoca okyanusları kabartıp indiriyorsa dörtte üçü sıvı olan bizi de etkilememesi imkansız...Yaşanan bu gel-gitlerin hepsinin bir sebebi var...Hep söylediğim gibi, dualitede yaşıyoruz ve ölçümleme yapmak beynimizin en önemli özelliği...Algıyı güçlendirmek, farkındalığı arttırmak, gerçek rolümüzü bulmak...vs, ne derseniz deyin. Bu işte öyle güçlü bir dönem, dayanıklılığı arttırıyor, güçlendiriyor, 5 duyu ile algıladığımız dünya dışında var olan diğer boyutları algılayabilmek için...Dördüncü boyutu da algılayabilmek için....İşte bu yüzdendir pek çoğumuz çeşitli düşünürlerin söylediklerini paylaşyoruz, kendimizden bir şey buluyoruz...
Ne kadar zorlu olursa olsun, su bir şekilde akar ve yolunu bulur...

18 Mart 2013 Pazartesi

En büyük savaş insanın kendi içinde...

Bir kaç gündür yıldızların da etkisiyle sanırım kendi içimde ciddi bir savaş yaşadım....herkes gibi...Okuduklarımdan, etrafımdaki insanlardan deneyimlerimden anladığım kadarıyla zaman zaman hepimiz yaşıyoruz..Bu içindeki insanın arzu ve isteklerini yöneten ego tarafından yaratılıyor..Egonun kendi kendine ruha karşı savaşı...Bu mücadele egonun var olmak için yarattığı bir şey, negatif ve pozitifin mücadelesi...Tüm bunların bilip, farkında olmasına rağmen insan girdiği negatif güçten kurtulmayı başaramıyor...Ta ki enerji yorulup, kendisini dönüştürene kadar...Sanki bu bir fırtınanın üzerinizden geçişi gibi...Bugün bir yerde tam karşımda "güçlü olan kuralları koyar!" yazıyordu.Bu bir nebze pozitif tarafın güçlenmesine neden oldu...Aslında ne kadar çabalasanız da o negatif geçene kadar sabretmek gerekiyor...Çünkü yaşadığımız dünyada en az çaba yasası hakim...ağaçlar büyümeye çalışmıyor, kuşlar uçmaya çabalamıyor...Herşey akışında...Negatifin de pozitifin de farkında olarak, o anda güçlü olanın etkisindeyken insanın tek yapacağı deneyimlemek veseyretmek sanırım...Tabii bu arada etrafındakileri kırmak söz konusu...En acısı da bu! Senin içinde yaşadığın acının ne olduğunu bilmeden yargılara maruz kalmak...işte bu savaşı ve negatifi daha da güçlendiriyor...Yaşadığımız dualitenin kuralları bunlar, geceyi deneyimlemezseniz gündüzün ne olduğunu bilemezsiniz...Hep kıyaslama yaparak değerlerimiz oluşuyor...İnsan değişken ve sürekli yaratan bir varlık olarak anılarını, hafızasını bile değiştiren bir varlık olarak ne kadar pozitif olmaya çalışsanız da diğerini deneyimlemezseniz bunun değerini unutuyorsunuz...Sanırım yaşadığımız çağın da gerektirdiği gibi herşeyi eskisine göre daha derin yaşamaya başlıyoruz...Derinlik farkındalığı daha da arttırmak için bir yöntem...Derin acılar derin farkındalıklar yaratır...Ve sonunda da büyük mutluluklar yaratır...

11 Mart 2013 Pazartesi

Değişmeyen tek şey DEĞİŞİM!

Hiç bir şey aynı kalmıyor...Her geçen dakika, saniye, an her şey değişiyor...Hep sanki hergün aynı şeyleri yapıyormuş gibi görünsek de geçmişe dönüp baktığımızda 10 sene önceki halimiz, görünüşümüz, davranışlarımız, fikirlerimiz, düşüncelerimiz...hepsi farklı!
Yeni okuduğum bir kitapta çok enteresan bir bilgi edindim.Beynin çalışması, bilinç ve bilinçdışı zihnin durumu hep merak edip araştırıp okuduğum bir şeydir..."Subniminal" isimli kitapta pek çok değişik deneklerle yapılan çalışmalar anlatılıyor.Yazarı Leonard Mlodinow, Stephen Hawking ve Deepak Chopra ile birlikte çalışmalar yapmış bir fizikçi. Bir gruba haberleri yokken kasıtlı olarak bir şok yaşatılıyor...Örneğin yangın çıkarılıyor ve kimseye zarar gelmeden insanlar dışarı çıkarılıyor.Sonra da hepsine olayın hemen ardından olayı  detaylı bir şekilde yazmaları isteniyor.Aradan 3 ay geçiyor ve aynı gruba tekrar o günü hatırlayıp yazmaları isteniyor, sonra 1 yıl geçtikten sonra ve 3 yıl geçtikten sonra....Her yeni yazımda farklılıklar ortaya çıkmaya başlıyor ve gittikçe konudan uzaklaşılıyor...Enteresan olan 3 yıl sonraki yazılanların ilk günkü yazılanla ciddi bir biçimde farklı olduğu..Ana fikir aynı, fakat kişiler değişmiş, kişilerin durduğu yerler değişmiş...İlk yazdıkları kağıtlar deneklere gösterildiğinde, evet bu benim yazım ama olay böyle olmadı...Aynen şimdi anlattığım gibi oldu diye yemin ediyorlarmış...Bu bana, eski veya çocukluk anımı anlatırken kız kardeşimin olayı sahiplenip, sanki kendi başından geçmiş gibi anlatmasını ve bu konuda iddia etmesini ve olayın farklı yanlarını tartışmamızı hatırlattı... :) Hatta bazan hiç olmamış şeyleri hatırlarız, babamızın annemizin bize anlattığı bir olayı sanki hatırlıyor gibi anlatmaya başlarız.İnsan türü olarak bizler sahte anılara öyle eğilimliyiz ki...İnanmak istediğimiz gerçekleri de biz seçeriz... ve hafızamızı da hayatımızı da biz oluştururuz...
Biz enerjiyiz ve hareket halindeyiz...Beyinimiz de öyle, bilincimiz, bilinçdışı zihnimiz de...her şey enerji...Geçmiş ve gelecek bizim 3 boyut ve 5 duyu algısına göre algıladığımız bir şey...Beyin geçmişi de değiştiriyor! Sürekli yaratıyoruz, değişiyoruz...Enerjinin geçmişi geleceği gibi bir şey yok aslında...hep var olan ve sürekli kendisini yenileyen evrimleşen bir sistem var!