Hepimizin bildiği gibi herşey enerji.Evrende hiç bir şey yoktan var, vardan yok edilemez. Ancak bir şey başka bir şeye dönüşebilir.Peki o zaman olumsuz bir durumu da olumlu hale getirmek mümkün. Size bununla ilgili küçük bir teknik öğreteceğim.Herkesin kolayca yapabileceği kısa, basit bir teknik bu....Hatta 10 dakikanızı bile almayacaktır.
Öncelikle sessiz sakin bir yerde olun.İlk defa yapıldığı için rahatsız edilmeyeceğiniz bir yerde olmanız iyi olur. Daha önce bahsetmiştim günlük yaşamda beynimiz beta frekansındadır, yani bilinçli zihin düzeyinde. Bilinçdışı zihni devreye sokmak için beyni alfa seviyesine getirmek gerekir.Yani uykuya geçerkenki durumumuz. Bunun için de gözlerinizi kapayın ama sımsıkı değil...sanki uykunuz çok gelir de kapanmak üzeredir...aşağı kısmında 20 derecelik bir açıda açıklık kalsın, o anda gözbebeğinizi içeride yukarı doğru çevirin.Yani göz kapakları hafif kapalıyken gözbebekleriniz içeride yukarı doğru baksın...çok kısa sürede beyin dalgalarınız alfa frekansına geçecektir. O esnada hayalinizde bir ekran açın ve o olumsuz durumu olduğu gibi tüm detayları ile bir film seyreder gibi seyredin...kişileri, mimikleri, davranışları, yaşadığınız duyguyu...herşeyi aynen izleyin.Bitince ekranı sağ tarafa kaydırın çünkü sağ taraf geçmişi sol taraf geleceği simgeler bilinçdışı zihinde....ve sonra da sol taraftan yeni bir ekran geldiğini hayal edin. Şimdi de bu ekranı biraz önceki olayın tam zıttı olacak şekilde nasıl olumlu olursa öyle canlandırın. Mutluluk, sevinç, şükran duygularını, gülümsemeleri, kahkahaları, sarılmaları....vs hepsini bu ekranda görün ve yaşayın...sonra da yavaşça 5 ten 1 e doğru sayarak, tekrar bilinçli seviyeme dönüyorum diyerek gözlerinizi açabilirsiniz.... Kısa, basit ve çok etkili bir yöntem...Deneyin! :)
30 Nisan 2013 Salı
24 Nisan 2013 Çarşamba
Değiştirin artık şu eski kalıpları
Hep bahsediyorum, hayatımızı nasıl oluşturuyoruzun hakkında...Bilinçdışı zihnin önemini vurguluyorum.Yine aynı şeyi söyleyeceğim.Hepimizin bildiği gibi bilinçdışı zihin bedenimizin çalışmasını yönetir. Nefes alıp verirken bir düşünün, hiç dermisiniz sürekli "dur şimdi alıyorumm vee veriyorum" farkına bile varmazsınız nefes alış verişinin.Ya da yediğinizi yemeklerin sindirimi hakkında "hah şimdi çiğnedim, evet mideye gitti, öğütülüyor..." ya da diğer organların çalışması... Hepsini bilinçdışı zihin yönetir.
Bilinçdışı zihnin diğer görevlerinden biri de doğduğunuz andan itibaren etrafınızın, annenizin, babanızın, öğretmeninizin, akrabaların, toplumun düşüncelerini, kurallarını kaydetmektir. Böylece inançlar, değer yargıları oluşturursunuz.Bunun sonucunda da davranışlarınızı, kişiliğinizi, karakterinizi ve hayatınızı oluşturursunuz. Bunları değiştirmediğiniz sürece de hayatınız bilinçdışınızda oluşmuş bu inançlar ve değerler çerçevesinde aynı şekilde devam eder. Hayatınızın değişmesini istiyorsanız günlük yaşamda kurduğunuz cümlelere dikkat edin.Örneğin kendinizi "benim takıntılarım var, şunları, şunları yapmadan rahat edemem" derken yakalarsanız, sorun kendinize, "bunları yapmazsam nolur?, Bunun benim için değeri ne? Neden önemli bu benim için? Yapmadığımda kim olurum, nasıl bir kişi olurum?" tüm bunların cevabına göre değiştirip değiştiremeyeceklerinize bir bakın. Önce küçük günlük yaşamdaki inançları değiştirmeyi deneyin, bakın neler değişiyor hayatınızda.
Neden bilinçdışı zihnin iki görevinden bahsettim, çünkü hastalıklar aynı kaynak tarafından yönetiliyor ve yaratılıyor.Bedeni yöneten bilinçdışı zihin inançlarla oluşmuş kodlamalar sonunda bedende ilgili enerji merkezinin bozulmasına ve ona bağlı organın düzgün çalışmamasına neden oluyor...Biz de bunlara çeşitli isimler koyarak şu hastalık, bu hastalık diyoruz ve kimyasallarla tedavi olmaya çalışıyoruz.Aslında herşey bizim elimizde, sadece günlük yaşamda kendinizi seyredin, farkedin ve değiştirin! Bakın neler değişiyor hayatınızda...Bir çark düşünün aynı yönde dönen dişliler var.İçinde küçük bir dişliyi ters çevirdiğinizde tüm sistem önce aksar sonra farklı dönmeye başlar. Değiştirmek lazım eski kalıpları...
Bilinçdışı zihnin diğer görevlerinden biri de doğduğunuz andan itibaren etrafınızın, annenizin, babanızın, öğretmeninizin, akrabaların, toplumun düşüncelerini, kurallarını kaydetmektir. Böylece inançlar, değer yargıları oluşturursunuz.Bunun sonucunda da davranışlarınızı, kişiliğinizi, karakterinizi ve hayatınızı oluşturursunuz. Bunları değiştirmediğiniz sürece de hayatınız bilinçdışınızda oluşmuş bu inançlar ve değerler çerçevesinde aynı şekilde devam eder. Hayatınızın değişmesini istiyorsanız günlük yaşamda kurduğunuz cümlelere dikkat edin.Örneğin kendinizi "benim takıntılarım var, şunları, şunları yapmadan rahat edemem" derken yakalarsanız, sorun kendinize, "bunları yapmazsam nolur?, Bunun benim için değeri ne? Neden önemli bu benim için? Yapmadığımda kim olurum, nasıl bir kişi olurum?" tüm bunların cevabına göre değiştirip değiştiremeyeceklerinize bir bakın. Önce küçük günlük yaşamdaki inançları değiştirmeyi deneyin, bakın neler değişiyor hayatınızda.
Neden bilinçdışı zihnin iki görevinden bahsettim, çünkü hastalıklar aynı kaynak tarafından yönetiliyor ve yaratılıyor.Bedeni yöneten bilinçdışı zihin inançlarla oluşmuş kodlamalar sonunda bedende ilgili enerji merkezinin bozulmasına ve ona bağlı organın düzgün çalışmamasına neden oluyor...Biz de bunlara çeşitli isimler koyarak şu hastalık, bu hastalık diyoruz ve kimyasallarla tedavi olmaya çalışıyoruz.Aslında herşey bizim elimizde, sadece günlük yaşamda kendinizi seyredin, farkedin ve değiştirin! Bakın neler değişiyor hayatınızda...Bir çark düşünün aynı yönde dönen dişliler var.İçinde küçük bir dişliyi ters çevirdiğinizde tüm sistem önce aksar sonra farklı dönmeye başlar. Değiştirmek lazım eski kalıpları...
17 Nisan 2013 Çarşamba
An'da nasıl kalınır?
Yeni çağ ile herkesin dilinde olan "farkındalık" ve "uyanış"tan başka bir de "an'da kalmak", "şimdi"yi yaşamak var. Peki nasıl an'da kalınır? Pek çok yöntem var burada...Öncelikle beyin dalgalarının yavaşlaması gerekmektedir...Yani trans haline geçmek için beyin dalgalarının alfa moduna getirmek gerekiyor.Bunu bilinçli olarak da yaparsınız veya bilinçsiz olarak da yaparsınız zaman zaman... Bunun için pek çok kişi yoga, meditasyona yöneliyor.An'da kalmak demek şuanki geçen zaman algısından özgürleşmek bağımsız olmak demek...Çok sevdiğiniz birisi ileyken, çok sevdiğiniz bir şeyi yaparken zaman kavramınız yok olur...nasıl vakit geçmiş, hiç anlamadım dersiniz. Zaman kavramının kaybolması demek, an'da olmak demek! O sırada sizi zihniniz esir alamaz, ne gelecek korkusu vardır, ne geçmiş keşkeleri...Sadece "şimdi" de olursunuz ve mutlusunuzdur, huzurlusunuzdur, dinginsinizdir...Nasıl aşırı alkol, uyuşturucu almış bir kişi zaman kavramını yitirir ve an'da kalırsa, insan bir de seks yaparken an'da kalır.Geçen gün bir sohbette birisi kitapçıya gittiğinde best-seller ların nerdeyse çoğunun erotik roman olduğunun, hatta çoğunun detaylı seksi anlattığını farketmiş...Yeni çağ devam ederken enerjiler öyle bizi zorluyor ki farkındalığımızın artması için, an'da kalabilmemiz için...Hangi yöne eğiliminiz varsa adeta o tarafa itiliyorsunuz,çevrede best-seller kitapların da bir gösterge olduğunu düşünürsek aşırı sekse alkole yönelme de bundan...Sanki sizi zorluyor bir şeyler ve zevk alıyorsunuz, keyif, huzur artıyor...Önceden 10 dakika meditasyon yaparken oturamazken 1-2 saat rahat hareketsiz oturabiliyorsunuz...ve bu size dinginlik getiriyor...Sürekli, tüm gün, tüm yaşamınız boyunca o mutlu olduğunuz anda, zaman kavramını kaybetiğiniz anda olduğunuz bir düşünün...Zaman olmayınca, hep an'da kalınca ne yaşlanma olur, ne kaygı, ne korku, ne kıtlık...Harika bir şey olur!
9 Nisan 2013 Salı
Herşey illüzyon!
Son günlerde heyecanla başladığım yazılmasından 59 yıl sonra yani 2012 yeni çağın başlamasıyla basılması istenen, Bedri Ruhselman'ın "İlahi nizam ve Kainat" adlı kitabını okuyorum.Kitap eski türkçe ile yazıldığı için biraz yavaş ilerliyorum...Sanırım bu kitap bir başucu kitabı olup, tekrar tekrar okunmalı... Gerçekten yeni çağı her geçen gün idrak ediyoruz hepimiz.Yaşadığımız maddi dünyada maddenin hareketsiz olmasından ancak başka bir maddenin tesiri ile bir enerji açığa çıktığından ve bizim de bunu gerçek olarak algıladığımızdan bahsetmiş.Düşüncelerin duguların, bu dünyadaki üzüntü, sevinç, neşe, kıskançlık, nefret, kin, aşk...vs hepsinin iki maddenin birbirine tesiri ile açığa çıktığından ve bizi etkisi altına aldığını anlatmış.İnsanların, manevi değerler dedikleri ve madde üstü saydıkları, bütün beşeri hareket tarzları, halleri, duygu ve düşünüşleri inanışları, akışkanlığı artan madde fonksiyonundan başka bir şey değildir diyor.İnsanların tekamül sürecinin başladığı anda bu maddi dünyaya göre algılarının ayarlandığı, bunun çok düşük bir enerjiden oluştuğunu, kainatın ilk safha olan karanlık safhanın bir üstü olduğunu söylemiş...Herşeyin düaliteyi içerdiğini... vs.
Beni en çok etkileyen taraf, duygular, düşünceler...yani tüm bu duyguların hepsinin basit bir enerji tesiri olduğu...yani illüzyon! Benim bir kaç tane her detayını hep hatırladığım rüyalarım var.Bir tanesinde kalp çakrasının olduğu yerde hissettiğim sevgi, derinliğini tarif ve tasavvur edemem...sanki orada sonsuzluk vardı..Hatta bu rüyadan sonra günlük yaşamda karşılaştığım olaylarla hissettiğim duyguların yavanlığını farkettim. Bu yavanlık, işte bu inanılmaz düşük enerjili madde tesirinden başka bir şey değil...Yapay bir şey yani....İllüzyon!Bunların farkına varmaya başlamamız, yeni Altın Çağ'ın gerçekten muhteşem olduğu hissini yaratıyor bende...
Beni en çok etkileyen taraf, duygular, düşünceler...yani tüm bu duyguların hepsinin basit bir enerji tesiri olduğu...yani illüzyon! Benim bir kaç tane her detayını hep hatırladığım rüyalarım var.Bir tanesinde kalp çakrasının olduğu yerde hissettiğim sevgi, derinliğini tarif ve tasavvur edemem...sanki orada sonsuzluk vardı..Hatta bu rüyadan sonra günlük yaşamda karşılaştığım olaylarla hissettiğim duyguların yavanlığını farkettim. Bu yavanlık, işte bu inanılmaz düşük enerjili madde tesirinden başka bir şey değil...Yapay bir şey yani....İllüzyon!Bunların farkına varmaya başlamamız, yeni Altın Çağ'ın gerçekten muhteşem olduğu hissini yaratıyor bende...
3 Nisan 2013 Çarşamba
Görülemeyeni görmek!
Son günlerde yaşadığım bir deneyimden anladım ki hayatta bizi tutan temel taşlar aslında değerlerimiz... Bunlar çocukluğumuzdan beri bilinçaltına yapılan kodlamalarla oluşuyor...Gerek aile gerek öğretmenler, gerek toplum, gerek arkadaşlar...vs. Bir olayı yaşarken farkındalık boyutunuz ne olursa olsun önce o enerjinin içinde kalıyorsunuz...sonra eğer o olayda görülemeyeni görebilirseniz, olayın dışına, enerjinin dışına çıkabiliyorsunuz. Buna aldığınız ders diyebilirsiniz veya da bulunduğunuz durumu farketme!Bu durum sırasında ara ara fikir vermesi için baktığım melek kartlarından sürekli "görülemeyeni görmek ve idrak edilemeyeni etmek" kartını çekiyordum ve nasıl bir şey acaba göremediğim diyordum kendime. Zamanın hızla algılarımızın yükseldiği bir dönem olduğunu daha iyi anlıyorum.Eskiden böyle bir deneyim yaşadığımda günlerce içinden çıkamazdım...Şimdi ise sadece 1 saatimi aldı, çok mutluyum.Kendime "tamam, durum bu! Peki şimdi önümüze bakalım!" diyerek gerçekten geçmişte bıraktım. Bu bana bir hikayeyi hatırlattı. Adamın biri bir gün bir yolda yürüyormuş, aniden bir çukura düşmüş, nasıl düştüm ben bu çukura, nasıl görmem ya deyip hem çok üzülmüş, kendisini suçlamış, , hem de çıkması saatler almış.Ertesi gün aynı yoldan yine giderken nasıl olduğunu anlamadan kendini çukurun içinde bulmuş, tekrar sinirlenmiş, üzülmüş, göremedi diye kendine kızmış, nasıl aynı hatayı yaparım demiş ve bir öncekinden biraz daha kısa sürede çıkmış.Üçüncü gün yine aynı yol ve aniden kendini çukurun içinde bulmuş.Bu sefer inanılmaz sinirlenmiş, aynı çukura üçüncü defa düşmek onu çok sarsmış ve çok kızmış kendine ancak çıkması çok kısa bir süre almış.Dördüncü gün aynı yoldan giderken uzaktan çukuru görmüş ve kenarından dolaşıp, yoluna devam etmiş. Beşinci gün, bu sefer başka bir yol seçmiş kendisine.
Kendimi durumun dışına çıkarabilip dışardan baktıktan sonra çektiğim melek kartı ise "öncelikler ve zenginlik" açıklaması ise şöyle: "Çalışma programınızın idaresini elinize alın ve kalbinize yakın hissettiğiniz proje ve faaliyetlere daha çok zaman ayırın.Yaşamınıza bereket bolluk geliyor, zenginliği almak için kollarınızı açın.Hazinelerin bir kısmı parlak fikirler, bir kısmı da fırsatlar şeklinde gelecektir."
İşte görülemeyeni görmek böyle bir şeymiş demekki! :)
Kendimi durumun dışına çıkarabilip dışardan baktıktan sonra çektiğim melek kartı ise "öncelikler ve zenginlik" açıklaması ise şöyle: "Çalışma programınızın idaresini elinize alın ve kalbinize yakın hissettiğiniz proje ve faaliyetlere daha çok zaman ayırın.Yaşamınıza bereket bolluk geliyor, zenginliği almak için kollarınızı açın.Hazinelerin bir kısmı parlak fikirler, bir kısmı da fırsatlar şeklinde gelecektir."
İşte görülemeyeni görmek böyle bir şeymiş demekki! :)
Kaydol:
Yorumlar (Atom)